Ana içeriğe atla

Gözyaşında Boğulan Balık

Gözyaşlarını keşfetmeden önce balık hep şöyle derdi "Yok olmak istiyorum zamanda ve bu kalabalıkta; sakla beni derinlerde, yok et orda." Bir gün balık dayanamadı bu en boş doluluğa. Aktı ilk yaş ve başladı tragedya.

Birçok olasılık içinde büyük bir boşluk. Bu garip boşluğun derinliğinde boğuluyorum. Belki de ben gözyaşında boğulan balık yanılmasamasının bir tezahürü olabilirim. Komik bir addan, bir tezattan fazlası. Ben onun ta kendisiyim. Mesela bu yazıyı havalı olmak adına dünyaya bırakılmış bir iz olarak değil de samimi bir sohbet olarak düşünsek ve konuşsak kendi kendimize. Bir balık niye kendi gözyaşında boğulur? Ya da balık nasıl suda boğulur? Balık suda boğulmaz ki. Balık suda boğulmayı tercih eder. 

Neden yok olmak isteriz zamanda ve bu kalabalıkta? Aynı olmak güvenlidir çünkü. Bir akışa ait olmak hızlıca ilerlemenin ön koşuludur. Herkes tragedyası başlayana kadar sürüklenir bu akıntıda. Peki nedir ilk gözyaşını akıtan. "İlk bilinçli gözyaşı". Dünyanın altıyla üstü birbirine karıştığında ve ilk kez duraksadığımızda birikmeye başlar gözyaşı. Büyük bir deprem bizi talan etmeden akmaz gözlerimizden. Bir sürü acı çekeriz, bir sürü acıyı da çekmediğimize kendimizi ikna ederiz. İlk acı çok sert gelir sonra yadsıma evresi sonra kabullenme ve en son akar gözyaşı. Artık balık tüm denizaltını öğrenmiş, öleceği köşeleri bile ezberlemiştir. Her şeyi bildiği o evrende dünyanın en kalabalık yalnızıdır artık ve ister boğulmayı gözyaşlarında. 

Bu yazı bilinçli ölülere, bana ve bize.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 Her şey bitti çok önceden olması gerektiği gibi. Belki biraz gecikmeli ama bitti. Kurtuluyorum kalbimdeki şeyden. İçimde garip bir hissizlikten başka hiçbir şey yok. Oyuncak değildim ki ben ya da kimsenin canı istediğinde gelebileceği biri. Bu kadar kısa sürede nasıl içimdeki şeyler böyle değişti ben de anlamıyorum ama mutluyum. Dengesiz biriyle denge kurmaya çalışırken kendi dengemi kaybetmekten yorulmuştum. 

Uyanış

 Balık uyandı günler sonra. Geçti üstünden onlarca fırtına. Kapandı perdeler, sustu tragedya. Öncesindeki sessizlik belirliyor fırtınanın şiddetini diye korktu sustuklarından. Yankılandı bir ses, açıldı yine perdeler başladı tragedya. Aşk aldatmasaydı beni böyle ağlar mıydım hiç bu kadar içten? Akar mıydı gözyaşlarım kimseye göstermeden. Ağlat beni her gün ama ne olur gitme. Söyleyemediklerimi de boğdum kendimle birlikte. Saklıyorum tüm sevinçlerimi güzel günler gelir diye. Bir gün mutlaka geleceğim fırtınalar kopsa bile. Bak geldim sana yine. Gitmemek üzere.

Gözyaşında yüzen balık

 24 yaşındayım hayatın ne başı ne ortası garip bir yer bence. Bir şeyler için çabalıyorum belki işe yarıyor belki yaramıyor bilmiyorum aslında şu an sonuçla ilgilenmiyorum. Bu yazıyı yıllar sonra okumak için yazıyorum. Üst üste çok ağır şeyler yaşadım bir insanın dayanabilmesi biraz zor olan türden belki bilmiyorum. Kendimden beklemediğim derecede güçlü kaldım hepsinde. Bunu okurken saçlarım ne kadar daha beyazlar bilmiyorum ama şu annem saçlarıma her baktığında neden saçların beyazlamış arkadaş şarkısını söyleyerek gülüyor. Hafızamı kaybettim baya. Yakın arkadaşlarım dalga geçiyor. Yaşanan çoğu şeyi hatırlamıyorum. Ben üst üste yaşadığım şeylere bağlıyorum bunu bence beynim kendini korumaya aldı ve çoğu şeyi sildi. Eskiden her detayı hatırlayan biri olarak bu halimi daha çok sevdim umarım ilerde de böyle rahat bir kafayla yaşarım. Çocukluğumdan beri kadınlar konusunda çok hassasım, aile konusunda şanslıydım kadınlara hep değer verildiğini gördüm. Yaşadığım ülkede ise tam tersini g...