Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gözyaşında Boğulan Balık

Gözyaşlarını keşfetmeden önce balık hep şöyle derdi "Yok olmak istiyorum zamanda ve bu kalabalıkta; sakla beni derinlerde, yok et orda." Bir gün balık dayanamadı bu en boş doluluğa. Aktı ilk yaş ve başladı tragedya. Birçok olasılık içinde büyük bir boşluk. Bu garip boşluğun derinliğinde boğuluyorum. Belki de ben gözyaşında boğulan balık yanılmasamasının bir tezahürü olabilirim. Komik bir addan, bir tezattan fazlası. Ben onun ta kendisiyim. Mesela bu yazıyı havalı olmak adına dünyaya bırakılmış bir iz olarak değil de samimi bir sohbet olarak düşünsek ve konuşsak kendi kendimize. Bir balık niye kendi gözyaşında boğulur? Ya da balık nasıl suda boğulur? Balık suda boğulmaz ki. Balık suda boğulmayı tercih eder.  Neden yok olmak isteriz zamanda ve bu kalabalıkta? Aynı olmak güvenlidir çünkü. Bir akışa ait olmak hızlıca ilerlemenin ön koşuludur. Herkes tragedyası başlayana kadar sürüklenir bu akıntıda. Peki nedir ilk gözyaşını akıtan. "İlk bilinçli gözyaşı". Dünyanın altıy...
En son yayınlar

Renk

 O; kapkaranlık bir caddededeki tek parlak vitrin, araba yolculuğunda denizi ilk gördüğün an, yüzünü güldüren aydınlık her şey gibi. Ben siyahım da içimdeki renkleri onda görüyorum sanki. Ondan daha neşe verenini gördüm fakat onun neşesi beni tamamlıyor sadece. Herkese en siyahlarımı gösterip tüm renklerimi ona saklıyorum ve bu çok güzel. Bir kırmızı, bir karanlık içindeyiz.

Gözyaşında yüzen balık

 24 yaşındayım hayatın ne başı ne ortası garip bir yer bence. Bir şeyler için çabalıyorum belki işe yarıyor belki yaramıyor bilmiyorum aslında şu an sonuçla ilgilenmiyorum. Bu yazıyı yıllar sonra okumak için yazıyorum. Üst üste çok ağır şeyler yaşadım bir insanın dayanabilmesi biraz zor olan türden belki bilmiyorum. Kendimden beklemediğim derecede güçlü kaldım hepsinde. Bunu okurken saçlarım ne kadar daha beyazlar bilmiyorum ama şu annem saçlarıma her baktığında neden saçların beyazlamış arkadaş şarkısını söyleyerek gülüyor. Hafızamı kaybettim baya. Yakın arkadaşlarım dalga geçiyor. Yaşanan çoğu şeyi hatırlamıyorum. Ben üst üste yaşadığım şeylere bağlıyorum bunu bence beynim kendini korumaya aldı ve çoğu şeyi sildi. Eskiden her detayı hatırlayan biri olarak bu halimi daha çok sevdim umarım ilerde de böyle rahat bir kafayla yaşarım. Çocukluğumdan beri kadınlar konusunda çok hassasım, aile konusunda şanslıydım kadınlara hep değer verildiğini gördüm. Yaşadığım ülkede ise tam tersini g...
 Her şey bitti çok önceden olması gerektiği gibi. Belki biraz gecikmeli ama bitti. Kurtuluyorum kalbimdeki şeyden. İçimde garip bir hissizlikten başka hiçbir şey yok. Oyuncak değildim ki ben ya da kimsenin canı istediğinde gelebileceği biri. Bu kadar kısa sürede nasıl içimdeki şeyler böyle değişti ben de anlamıyorum ama mutluyum. Dengesiz biriyle denge kurmaya çalışırken kendi dengemi kaybetmekten yorulmuştum. 

Uyanış

 Balık uyandı günler sonra. Geçti üstünden onlarca fırtına. Kapandı perdeler, sustu tragedya. Öncesindeki sessizlik belirliyor fırtınanın şiddetini diye korktu sustuklarından. Yankılandı bir ses, açıldı yine perdeler başladı tragedya. Aşk aldatmasaydı beni böyle ağlar mıydım hiç bu kadar içten? Akar mıydı gözyaşlarım kimseye göstermeden. Ağlat beni her gün ama ne olur gitme. Söyleyemediklerimi de boğdum kendimle birlikte. Saklıyorum tüm sevinçlerimi güzel günler gelir diye. Bir gün mutlaka geleceğim fırtınalar kopsa bile. Bak geldim sana yine. Gitmemek üzere.

Kupa Beşlisi ve Dalgalar

 Balık bilinçsizce yüzdü günler ve aylarca. Bir aydınlık gördü gökyüzünden sularının derinliklerine ulaşan. Kapattı gözlerini bıraktı kendini yansımalara. Gözlerini açık tutmaya çalışmanın yorgunluğunu gözlerini kapatana kadar hiç fark etmemişti. Bundan açmak istemedi belki dakikalarca. Bir anda geldi dalgalar, kapandı ışık, açıldı perdeler ve başladı tragedya.   Keşke kalsaydı gözlerim hep kapalı, istemezdim ne ses ne ışık. Keşke hep durgun kalsaydı sular. Bu son dalga mıydı beni böyle savuran? Gelirken neler vardı elimde şimdi sadece birkaç deniz kabuğu elimde kalan. Kendini taşımanın yorgunluğunun dalgaların sürüklediği bilinmezlikten daha hafif olduğunu bilseydim eğer sürüklenirdim sonsuza. Açıldı sesim, yükseldi dalgalar. Söylüyorum son kez bak bana.  "Kötü fallar umrumda değil benim. Serçenin ölmesinde bile bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta." Üstüme geldi büyük dalgalar ama bu se...

Yokluk

 Varlığını yok sayarak ertelenen mutsuzluğa bir gün çarpılır mutlaka. Balığın gözyaşlarını akıtan çarptığı köşeler değil miydi zaten. Birbirine geçmişte aşina fakat şimdi iki yabancı olan şeyler tanışmamışlardan daha uzak değil midir? Bir gün lazım olursa diye kenarda tutulan insancıklar, mükemmel roller, tüm sahteliğiyle yaşanan o şeyler çok iğrenç değil midir? Sen var mısın bilmiyorum ama ben yokum. Sessiz sessiz kenarda tutarak değil, bağıra çağıra yokum.